Sayfalar

28 Kasım 2013 Perşembe

Silsile-i Aliyye Büyükleri




Sual: (Silsile-i aliyye) ne demektir?
CEVAP
Silsile kelimesi, (Birbirine bağlı, birbiriyle ilgili şeylerin oluşturduğu dizi, sıra, halka) anlamına gelir. Mürşid-i kâmil yani âlim ve evliya olan zatlar, yetiştirdikleri ve artık başkalarını yetiştirebilecek hale gelen talebelerine, halifelik ve icazet verirler. Sonra onlar da talebe yetiştirip, onlar da yetişen talebelerine böyle icazet verirler. Böylece, âlimler silsilesi meydana gelir. Bu halka, Peygamber efendimize kadar ulaşır.

Behaeddin-i Buhari, İmam-ı Rabbani, Mevlana Halid-i Bağdadi gibi zatların da içinde bulunduğu silsileye, (Silsile-i aliyye) yani yüksek silsile denmiştir. (Silsilet-üz-zeheb) yani altın silsile de denir.

İslam âlimi yerden ot gibi, mantar gibi bitmez. Hocasız, icazetsiz, âlim olmaz. Mutlaka Resulullaha dayanan bir silsilesi olur. Mesela, İmam-ı Rabbani ve Abdülkadir-i Geylani hazretleri gibi her Ehl-i sünnet âliminin, Peygamber efendimize kadar bütün hocaları bellidir. Ancak böyle bir zata bağlanılır ve Onun kitapları okunur. Yazdıkları doğru bile olsa, rastgele kimselerin kitapları okunmaz. Böyle bir zat bulamayan, yine böyle yetkili olan, yani silsilesi belli ve icazet sahibi olan bir âlimin yazdığı kitapları okuyarak, onu kendine rehber kabul etmelidir.

Günümüzdeki silsilelerin farklı olması ise, hocaları halifelik, icazet vermediği halde, ayrı bir kol tutmalarındandır. İmam-ı Rabbani hazretleri daha dört asır önce buyuruyor ki:
Bu yüksek yolun yolcuları garip oldular, azaldılar. Şimdiki tarikatçıların yoluna bid’atler karıştığı ve bu yolu bozdukları için, Resulullahın sünnetine sarılmış olan büyükler, tanınmaz oldu. Bu bilgisizlikten dolayı, çoğu da, kısa görüşlü oldukları için, bu yüksek yola bid’atler karıştırdılar. Milletin kalblerini bu bid’atlerle kazanmaya çalıştılar. Böyle yapmakla, İslam dinini olgunlaştırdıklarını sandılar. Bunlar, bu yüksek yolu yıkmaya, uğraşıyorlar. (2/62)

Yolun sonunu başa koymak
Sual: (Silsile-i aliyye’de yolun sonu başa konmuştur) ifadesi, ne demektir?
CEVAP
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Bu yol, tam Eshab-ı kiramın yoludur, çünkü o büyükler, Resulullah efendimizin sohbetinde, daha birinci günde, öyle şeylere kavuştu ki, sonra gelen en büyük evliya, en sonda, ancak bundan bir parçaya kavuşabilmiştir. İşte bunun içindir ki, Hazret-i Vahşi, Hazret-i Hamza’yı şehid etmişken, Müslüman olunca bir kere Resulullahın sohbetiyle şereflendiği için, Tabiin’in en üstünü olan Veysel Karani’den daha üstün oldu. Resulullahın sohbetinin başlangıcında Hazret-i Vahşi’ye nasip olanlara, Veysel Karani, o kadar yüksek olduğu halde en sonda bile kavuşamadı. Demek ki, zamanların, asırların en iyisi, Eshab-ı kiramın asrıdır. İşte büyüklerimizin yolu da, altın silsiledir. Bu yolun başka yollardan üstünlüğü, Eshab-ı kiram zamanının sonraki zamanlardan üstünlüğü gibidir. Bu yolun büyükleri öyle kimselerdir ki, Allahü teâlâ bunlara fazilet ve merhametiyle, daha başlangıçta, en sonun tadını tattırdı. Bunların derecelerini başkaları anlayamaz. Bunların vardığı makamlar, başkalarının vardıkları makamların çok üstündedir. (1/66)

Silsile-i aliyye okumak
Sual: Silsile-i aliyye isimli büyük âlimlerin isimlerini okumak faydalı mıdır?
CEVAP
Çok faydalıdır. Özellikle şu üç faydası vardır:
1- Feyz gelmesine sebep olur.
2- Sıkıntı ve üzüntüyü giderir, ferahlandırır.
3- İhtiyaçların ve isteklerin hâsıl olmasına sebep olur.

Mürşid-i kâmiller
Sual: Silsile-i aliyye büyüklerinin hepsi mürşid-i kâmil midir? Mürşid-i kâmillerin hepsi müctehid midir?
CEVAP
Evet, Silsile-i aliyye büyüklerinin hepsi birer mürşid-i kâmildir. Mürşid-i kâmillerin hepsi de aynı zamanda müctehiddir.

Abdülkadir Geylani ve İmam-ı Rabbani hazretleri de, İmam-ı a’zam ve İmam-ı Şâfiî hazretleri gibi birer müctehiddir. Dört mezhebin imamı ve diğer müctehid olan zatların hepsi de mürşid-i kâmildir. Aralarında iş bölümü yaptıkları için kimi fıkıhta, kimi tasavvufta meşhur olmuşlardır.

Cuma Namazı


 


Cuma namazı, dördü ilk sünnet, ikisi farz ve dördü de son sünnet olmak üzere on rek’attır.Cuma günleri öğle vaktinde kılınır ve o günün öğle namazının yerine geçer. Cuma namazının farzı cemaatle kılınır. Tek başına kılınmaz.
Cuma Namazı Kimlere Farzdır
Cuma namazının bir kimseye farz olması için, müslüman, akıllı ve erginlik çağına gelmiş olmaktan başka altı şartın daha bulunması gerekir.

Cuma Namazının Farz Olmasının Şartları:
1) Erkek olmak (Kadınlara farz değildir.)
2) Hür ve serbest olmak.
3) Mukîm olmak. (Yani misafir olmamak)
4) Sağlıklı olmak. (Cuma namazına gidemeycek şekilde hasta olmamak)
5) Kör olmamak.
6) Ayakları sağlam olmak
Bu şartlar kendisinde olmayan kişiye cuma namazı farz değildir. Ancak bu durumda olan bir kimse câmiye gidip cumayı kılarsa o günün öğle namazının yerine geçer.

Cuma namazının sahih olması için de altı şart lâzımdır.

Cuma Namazının Sahih Olmasının Şartları :
1) Cumanın öğle vaktinde kılınması.
2) Namazdan önce hutbe okunması.
3) Cuma kılınan yerin herkese açık olması
4) İmamdan başka en az üç erkek cemaat bulunması.
5) Cuma namazını kıldıranın, devletin (yetkili makamın) görevlendirdiği veya izin verdiği bir kişi olması.
6) Cuma kılınacak yerin şehir veya şehir hükmünde olması.